Nostalji Sevenler Toplanın: Hazal Kaya’nın Başrolünde Olacağı Pera Palas’ta Gece Yarısı, Sizi İstanbul’un Geçmişine Davet Ediyor!

Geçmiş, her zaman bize daha güzel, daha huzurlu gelir. “Bir zaman makineniz olsaydı…” şeklinde başlayan sorulara birçok insan, geleceğin bilinmez sularına açılmaktansa geçmişin tanıdık ve huzurlu kollarına koşmayı tercih ediyor. Tabii ister geleceğe ister de geçmişe yapılan bu yolculuklar harika hikâyeleri de beraberlerinde getiriyorlar. Biz de bu hikâyeye sahip olan yapımları büyük bir keyifle tüketiyoruz. Bugün Netflix’in en yeni Türk yapımlarından biri olan Pera Palas’ta Gece Yarısı dizisinden gelen fragman, bizi İstanbul’un geçmişine götürüyor!

Midnight in Paris filmini izlediniz mi bilmiyorum ama kendisi benim “konfor” filmimdir. Ne zaman canım sıkkın olsa, izleyecek bir şeyler bulamasam açar, Owen Wilson‘ın Paris sokaklarında geçmişe giderek biz doğmadan çok önce yaşamış sanatçılarla tanışmasını izlerim. Bugün fragmanını izlediğim Pera Palas’ta Gece Yarısı, hem ismi hem de konusuyla Midnight in Paris filmine benzerliğiyle beni oldukça mutlu etti. Konfor filminden sonra bir adet de açıp açıp izleyeceğim konfor dizim oldu diye düşündüm. Fakat dizinin vermiş olduğu bir karar bütün mutluluğumu aldı götürdü ve beni derinden üzdü.

Dizimiz, Pera Palas isimli bir otelde kalan Esra isimli bir genç kızımızın saatler gece yarısını gösterdiğinde bir anda 1919 yılının İstanbul’unda açıyor gözlerini. Gelecekten gelen birinin yaşadığı şaşkınlıkla ortama ve zamana ayak uydurmaya çalışan Esra, Atatürk’e yapılan siyasi bir komployu önlemeye çalışırken buluyor kendini. Buraya kadar her şey çok güzel gözüküyor öyle değil mi? Bana göre öyle değil işte.

Çünkü ben geçmişe gitmek gibi büyülü bir konseptin, yine ülkemizin en karanlık dönemlerinden bir tanesini konu almasını anlayamıyorum. Esra’nın gittiği 1919 İstanbul’unda sokaklarda askeri arabalar geziyor, ana karakterimiz bir anda silahların, çatışmaların ortasında kalıyor. Bu da benim tadımı kaçırıyor. Yani Midnight in Paris’in adına kadar “ilham” almışsınız ne olurdu her şeyini birebir yapsanız? Başrolümüz Cemal Süreyya’yı, Nazım Hikmet‘i, Suat Derviş‘i, Mehmet Rauf‘u, Osman Hamdi Bey‘i göre göre geçmişe gitseydi, bu önemli sanatçılarla konuşsaydı, bize onların duygu ve düşüncelerini yeniden yaşatsaydı ne olurdu? Neden illa yine kasvetli savaş zamanlarına gitmek zorundayız?

Açıkçası biraz keyfimi kaçırdı bu durum fakat 3 Mart’ta Netflix’te yayınlanacak Pera Palas’ta Gece Yarısı dizisini yine de izleyeceğim tabii. Sizin dizi ile ilgili yorumlarınızı da büyük bir merakla bekliyorum. Nasıl buldunuz fragmanı?


https://ift.tt/eqvU6HI
Geekyapar!
https://ift.tt/NYApZR8

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

İletişim